Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aṕrili, Maisi, Çerezi, Mtuta ...

Resim
Nerden çıktı çemberimde gül oya dedim kendi kendime ama alamadım kendimi izlemekten. Yüzümde kimi zaman bir tebessümle kimi zaman hüzünle... Doyamadım izledim saatlerce seviyorum Çağan Irmak'ı yahu! İnce ince oya gibi bütün işleri ruhuma dokunuyor. Seçtiği şarkılar ise şüphesiz başlıbaşına bir hayranlık uyandırma hadisesi içimde. Temmuz ayı çemberimde gül oyalı olsun mu! Olsun! Pek sevgili odamda en güzel satırlar, dizeler ve şarkılar beni benden alsın mı? Alsın! Hafta sonlarını ilmek ilmek örüp beklerken allı morlu özlem çiçekleri konsun mu saçlarıma? Konsun!  O zaman Haziran'a da bir isim bulmak lazım gelir ne desek ne desek?Maaşallah Sübhanallah apartmanı! Bu ismin babası da mavi gözlü devim.Güzel telaşlar, güzel zamanlar ne espriler ne espriler. Salıncakta tıngır mıngır azcık kıskanç koskoca bir nedimo. Bir minik prenses bir de küçük cadı var tabi unutmadan. Biri biriktirdiğim meleklerin en güzel yüreklisinin bir kopyası gibi yer yüzünde... Diğeri ise minik parmakları

Anı

Resim
Bir çift güvercin havalansa   Yanık yanık koksa karanfil   Değil bu anılacak şey değil   Apansız geliyor aklıma  Neredeyse gün doğacaktı   Herkes gibi kalkacaktınız  Belki daha uykunuz da vardı   Geceniz geliyor aklıma  Sevdiğim çiçek adları gibi   Sevdiğim sokak adları gibi   Bütün sevdiklerimin adları gibi   Adınız geliyor aklıma  Rahat döşeklerin utanması bundan   Öpüşürken bu dalgınlık bundan  Tel örgünün deliğinde buluşan   Parmaklarınız geliyor aklıma  Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm   Kahramanlıklar okudum tarihte   Çağımıza yakışan vakur, sade   Davranışınız geliyor aklıma  Bir çift güvercin havalansa   Yanık yanık koksa karanfil   Değil unutulur şey değil   Çaresiz geliyor aklıma.  Melih Cevdet ANDAY

Leyla, Temple, Mozart, Balina...

Resim
Bu gün bir duygu seline kapıldım ki anlatmak istedim. Çok modern sarı üzerine çay yaprağı desenli belediye otobüsü ile tıngır mıngır okula giderken Leyla'nın Evi'nin son sayfalarını okuyordum. O nasıl duygusal bir son nasıl insanın içine dokunan bir insan Leyla... Derken gözlerimden pıt pıt yaşlar aktı e biraz tuttum da kendimi malum otobüsteydim. Sonra okula geldim bir baktım Merve günüymüş:) Bir filmden bahsetti izleyeceklermiş öğrencilerle dedim ki benim minikler de izlesin. Gerçek bir yaşam öyküsünü anlatan film otizm ile ilgiliydi. Ben de çocuklarla beraber izledim. Gözyaşlarım sel olup akardı peçeteler yetişmezdi de öğrencilerin arasında tuttum kendimi. E sonucu baş ağrısı oldu tabi ki. Otizm'le ilgili olması bana amfideki özel eğitim derslerini hatırlattı. Hocamız o kadar etkileyici bir şekilde anlatmıştı ki her şeyi  kendi hastalarından örnekler vererek... Dün gibi aklımda hepsi. Bir de minnoşun çok sevdiği ve sayesinde okuduğum Mozart ve Balina geldi aklıma. E duyg

Dünya Nüfusu

Resim
Şunun şurasında kaç kişiyiz Romeo'yla Jülyet'i saymazsak Kerem'le Aslı Ferhat'la Şirin Tahir'le Zühre Hadi Leyla ile Mecnun diyelim Bir de seninle ben... Aziz Nesin

Brida...

Resim
Tradition says that, in life, each person can take one of two attitudes: to build or to plant. The builders might take years over their tasks, but one day, they finish what they're doing. Then they find they're hemmed in by their own walls. Life loses its meaning when the building stops. Then they are those who plant. They endure storms and all the many vicissitudes of the seasons, and they rarely rest. But, unlike a building, a garden never stops growing. And while it requires the gardener's constant attention, it also allows for the gardener to be a great adventure. Gardeners always recognise each other, because they know that in the history of each plant lies the growth of the whole World. Paulo Coelho / Brida

siperde perende

Resim
Ben Lazikadan kalktım geldim bu sabah.Bulanık mavilerine baka baka Karadeniz'in... Çokça gülümsedim aydım, aydınlandım; gıcır gıcır, sımsıcak kitaplarla karşılandım ve ben bir şiir tuttum bu sabah: Kim der ki "Mukadderat sicimi beni bağlamaz"? Askını, kaskını, maskeni taksan bile... Namluların nazarı değdiği zaman Azrail'in menzilinde kim sakarlaşmaz? Kim der ki "Ebediyet kullanışsızdır"? Üçüncü günündeyken üç günlük dünya bana belki sevap kazandırır çocuklarım var diye sürdürdüğüm vardiya Kim der ki "Gençliğimi israf etmedim"? Kim ne derse desin, ıslık değil parola çığlık. Siperden mezara tepemdedir her daim Yüzbaşı Güz, Albay Ölüm ve General Ayrılık. Murat Menteş

KƷapa...

Resim
Ham tuta kƷapa ren, mteli gza-muşis ren:) Çkimi coxo Ḉinka ren na mupat, Lazuri pçağaten. Biduşuni do ma Lazuri miçkin vamapamiten e mitiz vauçkin Rizeniz. Nanaçkimi kala a çuta bipamitamt telefoniz heşo ti mutu vaoxoboƷonam. Nanaçkimi nena gomançelu :( HaƷi Lazuri nampçağumşeni nako xelineri boğo a giçkitaz! Andğa alboni biçalişi hemuşeni kayi pçağum:) Mteli biçalişam do xelineri boğo... Lazca'dan Türkçe'ye geçelim madem oturduk yazmaya yeni yılın ilk sözleri her dilde olsun değil mi? Aslında Lazca yazmak istememin sebebi dilimi özlemem. Kullanamadığım için; yani çevremde konuşacak kimse olmadığı için, etrafta pek fazla duyamadığım için duyduğum bir özlem bu. Konuşmadıkça ifade gücümün azalacağını hissettiğimden Lazca yazmak istedim. Yazarken de ne kadar keyif aldığımı gördüm ağzım kulaklarımda:) Bir de bu güzel dilin ölmemesi için kayda bir şeyler geçmek önemli. Onca güzel kelimenin onca güzel ifadenin gelecekte hiç duyulmayacak olması gözlerimin dolmasına neden oluyor. Başk