Kayıtlar

Marc Chagall Sevmek...

Resim
I and The Village   Ne şanslıyım ki çok sevdiğim "Ben ve Köyüm" (1911 - Marc Chagall) adlı bu tabloyu benim için yapmış biri var! Dolayısıyla Marc Chagall adı bana derin dostluğu, güzel sevmeyi ve inceliği çağrıştırır hep. Bir de tiner kokan zemin kattaki resim atölyemizde geçen harika zamanları... Müziğin ve resmin büyülü dünyasının kapısını ufaktan araladığımız lise yılları... Bir yanımız nota gitar, bir yanımız fırça tuval... İçimizde ev özlemi... Belki de ondan seviyorum bu resmi; köyünü, köklerini resmettiği ve özlediğini bir şekilde hep ifade ettiği için Marc Chagall aklımda kalmış. Ressamın hikayesini, hem ressam hem de resim öğretmeni çılgın buklelerden sanat tarihi dersinde dinleyebilmek de nasıl bir güzellikti. Sanatın değdiği konuşmalar ne çok filizler yeşertti içimizde. "Yaşamımızda, tıpkı bir ressamın paletinde olduğu gibi tek bir renk vardır ve bu renk yaşamın ve sanatın anlamıdır. Sevginin rengini kastediyorum” demiş Marc Chagall ve b

Mevsim Çiçekleri

Resim
Fasl-ı Hazân sona eriyor yavaş yavaş. Etrafta en güzel tonları solup giden yaprakların, kışa bu hazırlık... Derken bu güzel mevsime, sıcacık bir uğurlama şarkısı gelmiş Evrencan Gündüz'den.  Tam zamanı dinlemenin, şimdiden yazıp bırakayım: Hoşça kal sonbahar, ne güzeldin! Yeniden buluşmak üzere...

Yeniden Başlamalı

Resim
Gülpembe bahar türküleriyle, kıyıda gölgesine oturup zeytin ağacının Ben geldim derim eski günlerin düşelim yollarına kanayan sevgi çiçeğinin Yeniden doğup eline günün, yeniden duyup adını gülün Yeniden... Yeniden başlamalı, yeniden anlamalı, yeniden dinlemeli o yiten türküleri Dağılır gider kara bir bulut dokununca bir dost eli... Nerde tükettin türkülerini, yanıyor işte ışık o serin dost odalarında Aç kapını çık eskisi gibi yolunu gözlemesin kıyıda zeytin ağaçları Yeniden yürü tozlu yollara, yeniden uyan o sabahlara, yeniden.... Açılır dost kucağı, açılır sevgi gülü, açılınca yeniden o büyük eski kapı Dağılır gider kara bir bulut dokunca bir dost eli... Bir teşrinievvel daha geçerken ömrümüzden, yeniden başlamalı yazmaya dedim öyle geldi içimden. Bir sürü şarkı, şiir, öykü, fotoğraf ve hikaye birikti malum, o zaman ben geldim diyorum. Çinka-Nana

FiLiN yOlCuLuĞu.

Resim
Ben de başlık atarken Jose Saramago gibi pek umursamadım büyük harfi küçük harfi. Dilbilgisi kuralları da neymiş... Saramago bu romanını hastalığı dolayısıyla ara vererek hatta bir kısmını da hastaneden yazmış. Bitirememe korkusu duyarak yazmış neyse ki tamamlamış ve Filin Yolculuğu son eseri olmuş. İyi ki de bitirmiş, gerçi ben de yazarın ara vererek yazması misali bayağı uzunca bir sürede ancak okuyabildim bu kitabı sebebini de tam bilemiyorum. Belki diyalog formunda olmayan diyalogların içinde kimin söz aldığının belirtilmemesinden belki de  uzayıp giden cümlelerde  betimlemelerin ve düşüncelerin birbirini kovalamasından. Normalden biraz daha fazla konsantre gerektirdiği için bu üslup biraz uzun sürede okudum galiba. Kitabın orijinal metininde hiç dipnot yokmuş fakat çevirmenimiz Portekiz kültürüne ve coğrafyasına ait göndermeleri anlayabilmemiz adına eklemeler yapmış ve faydalı da olmuş kanımca. Ayrıca gerçekten de zor bir metni başarıyla çevirebilmiş olduğunu hissettim her

Hazan'a Veda...

Resim
Ah müzik çalarım neler yaptın yaptın bu sabah. Kıyı boyunca hafif yağmur altında hızla ilerleyen dolmuşun penceresinden yansıyanlara harikulade bir fon seçtin. Mozart Andante (Piano concerto no. 21)... Bir kere daha şiddetle hissettim, anladım ve gördüm ki Mozart'ın müziğinde doğanın sesi var doğanın düzenin kendisi var, yaratıcıyı yücelten bir şeyler var her notada. Pencereden görünenler arasında en güzeller yine yaratıcının eserleri. Yapraklarına veda eden ağaçlar, bordodan sarıya hazan tonlarındaki yapraklar, kasalarda satılmayı bekleyen sarı ışık altında mandalinalar, gri gökyüzü, kara bir deniz, bembeyaz köpük köpük dans eden dalgalar... Nasıl bir düzen, nasıl bir kusursuzluk... İnsan eliyle olanları ise gözümün görmemesi, gördüysem de algılamaması için bir çaba sarf ettiğimi söylememe gerek yok sanırım. Ah insanlar ah... Ne kadar aciz ve çirkin olabiliyoruz bu düzen içinde. Güzün kışa hoş geldin diye fısıldadığını duyar gibi oldum ve gülümseyerek içimden ben de hoşç

Anneanne...

Resim
Ölüm yıldönümünde andık onu pek hatırlamadığım bir kaç fotoğraftan ibaret hayalimde canlanan. Ben kucağındayım o yaşlı bir o kadar kibar ve zarif bir kadın. Ud çalarmış kına gecelerinde mahallenin kadınlarına bir de söylermiş çok güzel bense hayatta kalan arkadaşlarından duydum bunları hep. O zaman anneannecim bir başka dilden sana gelsin bu çokça söylediğin gelin nazlaması...

Zamba Para Olvidar

Resim
Uzunca bir süredir benim gönül listelerimde üst sıralarda bu şarkı efendim. Biraz acıklı esasında aşk acısınan dert yanan sitemkar bir edalar bir haller var sözlerde ama bir yandan da sıcacık. Sonunda aşktan kalan gitarımla çalıp durduğum şu berbat şarkıdan ibaret... diyor be isyaaaan! Çağan Irmak tavsiyesidir efendim hemen baş tacı edilir...