Laz masallardan bir orman Perisi ve bir kasımpatının Annesi...
Şahane film Şahane misafir Şahane müzikler
Bağlantıyı al
Facebook
Twitter
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Güzel bir cuma günü neşeyle sinemanın yolu tutulur koskoca salonda bir ben bir mels izlenir film şahane şahane. Film de tatlı huzurlu arada duygulu akar gider ama müzikler duyulunca fonda ben buradayım der Sezen bizi bizden alır götürür nerelere... Ruhumuz gönlümüzün güvertesinde başımız bir sağa bir sola sallanır ritmlerle; lal la lara lara la la ra... Hele sözler nasıl bu kadar basit ve bu kadar güçlü olabilir. Bu soruya cevap ararken hayretle ufaktan kıskanmamak da mümkün değil minik serçeyi, haksız mıyım?
yapraktan yosundan yoncadan bahar inceden inceden paris baharı bu bulanık bir kül rengidir tüter nazlı nazlı bir kül rengi yorgun argın ılık serde ressamlık var azcık bütün gün mor üstüne çalışmışım boğazıma kadar mora gömülmüşüm uzaktan bir akordeon sesi geliyor mosmor dilimin acısı kolumun sızısı kırk yıllık emektar başağrılarım mor sen nehri bal rengi eiffel kulesi mor bir yüz morardıkça morarıyor kanlıca sırtlarında bir yerde akşam oluyor.. bütün gün mor üstüne çalışmışım mor deyip geçme belalı renk musibet yeryüzünde ne kadar insan varsa bir o kadar mor menekşenin moru mavzerin moru kasaturanın moru suya dökülmüş mazotun moru neftin moru ziftin moru asfaltın moru telgraf tellerinde petekkıranlar buğday tarlasında devedikenleri karadutun moru karamuğun moru kuzgunun moru sıfırın altında çocuk elleri ela gözlere konmuş murdar sineklerin moru gözlerimi yumduğum zaman gördüğüm mor morun karanlığı karanlığın moru yok ölünün k
Abe şair, bizim de bir çift sözümüz var «aşka dair.» O meretten biz de çakarız biraz.. Deli çığlıklar atıp avaz avaz burnumun dibinden gelip geçti yaz sarı tahta vagonları ter, tütün ve ot kokan bir tren gibi. Halbuki ben istiyordum ki gelsin o kırmızı bakır bakracında bana sıcak süt getiren gibi... Fakat neylersin, yaz böyle gelmedi, yaz böyle gelmiyor, böyle gelmiyor, hay anasını... şey!.. EEEEEEEEEY... kızım, annem, karım, kardeşim sen başında güneşler esen altın gözlü çocuk, altın gözlü çocuğum benim; del
"Bütün çağların trajedisi bu, Ku-ya-ra; 'Kumda yatma rahatlığı'. A-da-ko: 'Ağaç dalı kompleksi'. Şimdi kumda yattığım için kuyara diyorum. Daha da genişletilebilir. Kuyara, alışılmış tatların sürüp gitmesindeki rahatlıktır. Düşünmeden uyuyuvermek. Biteviye geçen günlerin kolaylığı. Ya Adako? Ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öyle öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır. Buna ben 'ağaç dalı kompleksi' diyorum. Genç hastalığıdır. Çoğunlukla Kuyara dişidir. Adako erkek. Pek seyrek cins değiştirdikleri de olur. Ağaç dalı kompleksine tutulmuş kişi tedirgindir. İnsanların ağaç dallarını budayıp gövdeye yaklaştırdıkları gibi, yakınları onun içindeki bu Adako'yu da budarlar. Onu gövdeden ayırmak için ellerinden geleni yaparlar. Kimi insana ne yapılsa yararı olmaz. Asi daldır o. Ayrılır. Balta işlemez ona." Diyor C. ya da Aylak Adam. Kimsenin içindeki Adako buda
Yorumlar